Wednesday, February 15, 2006

Emel Bayrak, Akşam Washington Temsilcisi, 15 Şubat 2006


İran için Dönüşü Olmayan Yolu Hazırlayanlar
-Bush Yönetiminin Perde Arkasındaki İsimleri-


The Sunday Telegraph son aylarda Washington’da İran’a karşı derinleşen krizle birlikte Pentagon’nun İran’ın nükleer tesislerini vurmaya yönelik planlarının yoğunlaştırdığını iki gün önce bildirdi. Gazeteye yorum yapan Richard Perle’nin ‘eğer İran nükleer silaha sahip olma konusunda çizgiyi aşarsa, 12 B2 bomba uçakları İran’ın nükleer silah hırsını püskürtecek ciddilikte bir karşılık vereceğini’ ve ‘Başkan Bush bu bombaları kullanma seçeneğiyle karşı karşıya kalsa idi, Bush bunu kullanırdı’ şeklindeki açıklaması ise oldukça dikkat çekici idi.

The Sunday Telegraph gazetesine verdiği demeçte İran konusunda sert adımlar atılacağının sinyalini veren Richard Perle, Washington’daki Neo-con’ların merkezi sayılan  Amerikan Enterprise Institute’de birlikte hareket ettiği isimlere bakınca neden Başkan Bush’un bu konuda ‘geri dönüşü olmayan bir yola girdiğini’  kolaylıkla anlayabiliriz.

Geçmişte ABD Savunma Bakan yardımcılığı yapan Richard Perle’nin AEI’de
Başkan Bush’un yardımcısı Dick Cheney’in eşi Lynne Cheney’den tutun da daha önce CIA’de çalışmış ve şimdi AEI’de özellikle İran, Afganistan, istihbarat, terörizm konularında tecrübeli Reuel Marc Gerecht ve Washington’ın şahin dişilerinden sayılan Danielle Pletka, yine uluslarası politika uzmanı ve terrörizm, İran ve Ortadoğu hakkında söz sahibi olan Michael Ledeen’dan ve hiç kuşkusuz AK Parti konusunda keskin yorumlar yapan ve yazdığı ‘Yeşil Sermaye’isimli makalesiyle de Türkiye’deki dindar iş dünyasını hedef alan Michael Rubin’ı de içine alan bir ekiple İran’a karşı operasyon konusunda ABD yönetiminin sert kararlar alması yönünde bir politika izlemektedirler. 

Yukarı da adı geçen Lynne Cheney’in AEI’deki çalışıyor olması ne kadar ilginç ise tıpkı Türk kamuoyunun yakından tanıdığı ve ‘Karanlıklar Prensi’ olarak anılan Richard Perle gibi, Michael Ledeen’nin de geçmişte hem Pentagon hem de Dişişleri’nde çalışmış olması o kadar ilginçtir. Ledeen 1979’daki İran devriminden bugüne kadar devamlı bir şekilde İran halkının İslam Cumhuriyetinin yöneticilerine karşı ayaklandırma seçeneğini ABD yönetiminin benimsemesi için çaba sarfetmektedir.

Ekibin içinde yer alan M. Rubin ise yazdığı bazı makalelerinde nedense Türkiye’ye ve özellikle AK Parti yönetimine ayrı bir yer ayıran bir isim sayılabilir. Mart 2003 tezkeresi sonrasında yönetime karşı olumsuz bir tavır takınan Neo-con’lar gibi Rubin’de her fırsatta İslami kökenli AK Partiyi hedef alarak Türkiye’nin iç ve dış politikası hakkında eleştirilerini dile getirmektedir.  Rubin’in İran’la ilgili olarak geçen hafta ‘Bush yönetimin İran konusunda politikasının olmadığını söyleyerek, aslında İran halkına yönelik bir hitap şekli aranması ve İran halkının yönetime karşı ayaklanması gerektiğini tıpkı Ledeen gibi telaffuz etmektedir.

Tıpkı Irak savaşı öncesinde nasıl Irak halkına seslenerek ‘özgürlük ve demokrasi’ için ayaklanmaları istenmişse şimdi de İran halkı için de aynı söylemin tekrarlanması bir tesadüfse, geçenlerde başta Başkan Yardımcısı D. Cheney ve Dışişleri Bakanı C. Rice konuşmalarında Amerikan’ın Ortadoğu’ya ‘demokrasi ve özgürlük’ getirme politikasını ve İran konusunda tıpkı Irak’da olduğu gibi gerektiğinde silahlı güç kullanmayı seçenek olarak düşündüklerini söylerken mekan olarak AEI’yi seçmiş olmaları ise başka br tesadüf müdür?
Emel BAYRAK/ WASHINGTON
15 Şubat 2006



No comments:

Post a Comment