Emel Bayrak, Washington Correspondent of AKSAM newspaper
Wednesday, October 4, 2006
Tuesday, August 8, 2006
Interviewed Matt Bryza, Deputy Assistant Secretary of State, AKSAM newspaper on August 8, 2006
Emel Bayrak, Washington Correspondent of AKSAM newspaper
Matt Byrza, Deputy Assistant Secretary of State for European and Eurasian Affairs.
Matt Byrza, Deputy Assistant Secretary of State for European and Eurasian Affairs.
Friday, July 28, 2006
Saturday, July 1, 2006
Saturday, April 15, 2006
Sunday, April 9, 2006
Emel Bayrak AKŞAM GAZETESI Özel Söyleşi: Cüneyd Zapsu 9 Nisan 2006
CÜNEYD ZAPSU’NUN WASHİNGTON’A MESAJI: AK PARTİ DEĞİŞMEDİ
Başbakan Tayyip Erdoğan’ın özel danışmanı Cüneyd Zapsu Washington
ziyaretini Aksam’a verdiği özel demecinde özetledi.
Washington’a geliş amacınız nedir?
Geliş nedenim AK Partinin Washington’da oluşan negatif havasını dağıtmak,
yönetimdekilerin AK Parti hakkındaki düşüncelerini dinlemek, onlara AK Parti
hakkında bilgi vermek ve onların düşüncelerini de bizzat Başbakan’a anlatmaktır
denilebilir.
Gördüğüm kadarıyla burada bir Amerika’dan değil birkaç Amerika’dan
bahsetmek zorundayız. Öncelikle Başkan Bush’un AK Parti hakkındaki düşüncesine
etki eden kurumların başında gelen Dışişleri, Savunma Bakanlığı, CIA,
Uluslarası Güvenlik Konseyinin ve hiç kuşkusuz Kongre’nin her iki kanadının
görüşlerine dikkat etmek gerekmektedir. Bunlarla birlikte yönetime etkili olan
düşünce kuruluşlarını da unutmamalıyız. Yine değişik bir Amerika olan
‘Corporate Amerika’yı da unutmamak lazım. Bunun da yönetim üzerindeki etkisi de
tartışılmaz biçimdedir.
O nedenle ben Başbakan Tayyip Bey’in danışmanı sıfatıyla bu kurumlarla
direkt görüşmeyi tercih ettim. Onların AK Parti hakkındaki görüşlerini
dinledikten sonra AK Parti’nin değişmediğini vurgulayarak, dört yıl önce nasıl
idiyse şimdi de aynı duruşa sahip olduğunu izah ettim.
Kimlerle görüştünüz ve nasıl bir intiba
edindiniz?
Doğal olarak kimlikleri ve neler konuşulduğunu açıklayamam çünkü bunu
direkt Başbakan’la paylaşacağım. Ama size şunu söyleyebilirim ki Bush yönetimi
ile AK Parti yönetimi arasında ‘Mart Tezkere Oylaması’ sonrasında yaşanan şok
atlatılmış olmasına rağmen birbirimizi anlamak için daha yakin temasa
ihtiyacımız olduğunu anlamış bulunmaktayım. Kötüden daha iyi görünmekle
birlikte çok iyi olduğunu söyleyemem. Özellikle yanlış anlamaların olduğunu veya
eksik bilgilendirilmenin olduğunu ilk görüşmelerde hissettik.
Verdiğimiz mesaj şu idi: ‘AK Parti değişmedi, biz seçim öncesi neler
dediysek hem iç politikada hem dış politikada şu anda da söylediklerimizin
arkasındayız. Dört yıl önce AK parti ne ise şimdi de aynıdır, kesinlikle ‘yeni
bir söylemi’ ya da tabir caizse ‘gizli ajandası’ mevcut değildir. Buna
İmam Hatiplerden tutun da Kuran Kursları meselesine kadar herşey dahildir.
Hamas’ın Türkiye’ye ziyareti konusunda ABD
yetkililerinden bir tepki aldınız mı?
Tahmin ettiğimizin dışında değişik bir tepki almadık. Mesele zaten orada
içerik değil tarz idi. Kimse mesajın içeriğinden bahsetmiyor, mesajın verilme
biçiminden bahsediyorlar. Tabii ki şunu bilhassa vurgulamak istiyorum. Bu Türk
hükümetinin doğruları yanlışları değil, bu AK partinin doğruları ve
yanlışlarıdır. Biz de bunu anlatmaya çalıştık. AK parti daha güneydoğu
meselesinden tutun da Türkiye’nin komşuları konusuna kadar ne yapacağını
iktidara gelmeden önce belirtmişti o nedenle bugün aynıyız yani değişen biz
değiliz.
Ancak, bu görüşmelerde şunu gördüm ki ‘gerçekler çok önemli olmuyor,
algılamalar önemli’ ve bizim parti olarak bunu değiştirmemiz lazım.
Geçenlerde Cumhuriyetçi bir Kongre üyesi
kendisiyle yaptığım görüşmede ‘AK Parti tezkere sonrasında bizim dairemizin
dışında kalmıştır’, tekrar dairenin içine girebilmesi Suriye ve İran
politikasına bağlıdır demişti. Bunun için ne düşünüyorsunuz?
Doğrusu burada Amerikan yönetiminin dairesinin içinde ve dışında kalmak AK
Parti için ikinci derecede önem taşır. Bizim için önemli olan AK Partinin
çizdiği dairedir ve Amerikan politika dairesinin AK partinin politika
dairesiyle bazen kesişmesini sağlamaktır. Suriye dediniz, İran dediniz,
özellikle bu konularda da şu anda Amerikan yönetiminin çizdiği dairenin yönünü
bildiğini de sanmıyorum diyebilirim.
Emel
Bayrak
Washington
Saturday, March 4, 2006
was published on March 3, 2006 on AKSAM Newspaper, by Emel Bayrak, Washington Correspondent
Türk dostu Lantos
yine şaşırttı
ABD
Temsilciler Meclisi, Hamas’ın iktidara gelmesinin ardından Filistin’e yapılacak yardımların ne olacağını görüştü. Tartışmalar sırasında Türk dostu olarak bilinen Tom Lantos, bir hafta içinde ikinci kez Türkiye’yi suçlayıcı açıklamalarda bulundu. Daha önce Türkiye’nin Hamas’ın ziyaretine izin vermesini bir mektupla eleştiren Lantos, Türkiye’nin Hamas politikasına yine verdi veriştirdi. Türkiye ve Rusya’nın hem Hamas lideri Meşal’i ağırlamaktan çekinmediğini hem de ABD ile iyi geçinmeye çalıştığını belirten Lantos bu durumu ‘hasta edici ikiyüzlülük’ olarak değerlendirdi. Lantos’un sözleri bugüne kadar Ermeni meselesinde Türkiye’yi desteklemiş olması nedeniyle hayal kırıklığına neden oldu. Emel Bayrak/Washington |
|
03.03.2006
|
Thursday, March 2, 2006
With Rep. Chris Van Hollen after my tape-interview for AKSAM newspaper March 1, 2006
Emel Bayrak, Washington Correspondent
Demokrat Görüşe Göre Türkiye’nin Ortadoğu’daki Rolü ve
Gücü
Irak Başbakanı Caferi’nin dünkü Türkiye ziyareti hakkındaki
görüşlerini aldığımız Kongre üyesi Demokrat Chris Van Hollen’ın Akşam gazetesine
verdiği özel demecinde ağırlık konumuz
Amerikan dış politikasıyla birlikte Türkiye’nin durumu idi.
Caferi’nin Gezisi
Yeniden Türkiye’nin Ortadoğu’daki Rolünü Gösteriyor
Türkiye’nin Ortadoğu’da bir rol üstlenebilir mi sorusuna
Chris Van Hollen hemen dün Türkiye’yi ziyaret eden Irak Başbakanı Caferi’nin
gezisini takip ettiklerini ve bunun ne kadar önemli olduğunu bildiklerini
söyledi. Böyle ziyaretin hele böylesine kanlı çatışmaların yaşandığı bir
dönemde Türkiye’ye olmasının oldukça anlamlı olduğunu ve özellikle Başbakan
Erdoğan’ın bu anlamda özel bir çaba sarfetmesinin değerinden sözederek,
Türkiye’nin Ortadoğu’da hem demokratik hem de müslüman bir ülke olarak bir rol
taşıdığını ve bu bağlamda ‘Irak’ta yaşanan mezhepler arası kanlı çatışmaları
durdurma yönünde Türkiye önemli bir adım atabilir’ dedi.
Demokrat Kongre üyesi Chris Van Hollen, Başkan Bush ve
ekibinin Irak’a Saddam Hüseyin’i devirmek için girmesine halen bir anlam
veremediğini ve bu savaşa karşı olduğunu belirterek Başkan Bush’un ‘siyasetini
korku’ üzerinde inşa ettiği için Saddam Hüseyin ve Ladin’in isimleri ile terör
ve müslüman terimini birbirine karıştırmasının sonucu olarak Irak savaşının
başlatıldığını üzülerek belirti.
Amerika Her Zaman Her
İsteğine Sahip Olamaz
Bu bağlamda Türkiye’nin geçmişte ‘Irak Tezkeresi’ olarak
bilinen Amerikan askerlerine geçiş izni verilmemesinin aslında ‘Amerikan’ın her
zaman, herşeye sahip olamayacağını’ belirterek Türk milletvekillerinin yasal
haklarını kullanarak altığı karardan ötürü saygı duyduğunu ve Amerikan
yönetiminin bundan dolayı kesinlikle ‘sizi cezalandıracağız’ söyleminin doğru
olmadığını çünkü Türkiye Afganistan için Amerika’ya bir Nato üyesi olarak
elinden geleni yaptığını belirterek, Irak’taki bu mezhep çatışmasını durdurmada
Türkiye’nin olumlu bir rolü oynabileceğini söyledi.
Amerika’nın
Ortadoğu’da Demokrasiyi Yaymak İçin Sihire İhtiyacı Var!
Amerika’nın Ortadoğu’daki değişim politikasını muhalefet
parti üyesi olarak ‘Demokrasi’yi geliştirme yönündeki adımını desteklediğini
ama Başkan Bush’un ‘Demokrasi’yi silahın ucunda yayma’ stratejisinin kesinlikle
yanlış olduğunu ve Demokrasiyi köklendirmeden, ortam yaratılmadan ‘Demokrasi
empoze etmenin’ talihsiz sonuçlarını Ebu Garip ve Guantanamo hapishanesindeki
suistimallerinde görüldüğünü ve artık Amerika’nın ‘Demokrasi ve İnsan Hakları’
söyleminde bundan sonra zorluk yaşayacağını dedi.
Liman Kriziyle
Birlikte Amerika’daki Yabancı Yatırımcıyı Farkettik
Görüşmemizde son konu geçen hafta Washington’da Başkan
Bush’la Kongre’yi karşı karşı getiren krizle ilgili görüşleri idi. New York
limanı başta olmak üzere tam altı Amerikan limanının, Birleşik Arap Emirliğine
bağlı Dubai Liman Dünyası isimli şirkete satılması üzerine kıyamet koparan
başta Başkan Bush’un kendi partisine bağlı senatör ve meclis üyeleri dahil
Demokrat parti arasındaki tartışmada bir muhalefet temsilcisi ve Amerikalı
olarak ilk defa Amerika’da yabancı yatırımcının nelere sahip olabileceğini, onların
güçlü konumlarını gördüklerini ve çok şaşırdıklarını söyledi. Üstelik işin en
ilginç yanının yaklaşık 7 milyar dolarlık bir liman satışının yapılması
sırasında Kongre’ye hiçbir şekilde bilgi verilmemesinin anlamadığını belirti.
Özellikle Amerikan savunmasında korunması gereken yerlerden
biri olan limanların bir Arap ülkesine bağlı şirket tarafından yönetilmesinin
Başkan Bush’un 9/11 sonrası bütün Amerikan halkına söylediği ‘ben sizi korumak
için buradayım’ söylemiyle çeliştiğini çünkü ikiz kulelere çarpan uçaklardan
birinin pilotunun aynı Arap ülkesinden gelen bir kişi olduğunu bilmelerine
rağmen böyle bir yatırıma Başkan Bush’un nasıl izin verdiğini hiç anlamadığını
ve önümüzdeki 45 gün boyunca bunun Kongre’de sorgulanacağını bildirdi.
Emel
BAYRAK/WASHINGTON
Emel Bayrak, Washington Correspondent of AKSAM newspaper March, 2006
Emel Bayrak, Washington Correspondent of AKSAM newspaper
wrote about Bush's policy about the port security was published in March, 2006
wrote about Bush's policy about the port security was published in March, 2006
Monday, February 20, 2006
Emel Bayrak, Washington Correspondent of AKSAM Newspaper, Feb 19, 2006
DÜNYA BANKASI
BAŞKANINDAN BELEDİYELERE YÜKLÜ MİKTARDA YARDIM SÖZÜ!
Geçen hafta Washington DC’de Dünya Bankası’nda oldukça
ilginç bir toplantı yapıldı. Dünyanın her yerinden gelen Birleşik Kentler ve
Yerel Yönetimler Birliğine bağlı bölge başkanlarını ağırlayan Dünya Bankası
Başkanı toplantı daTürkiye’nin de üyesi olduğu bu kuruluş yardımıyla yerel
yönetimlere yani belediyelere fon yardımı yapılacağı sözü verildi.
Kısa adı UCLG olan Birleşik Kentler ve Yerel Yönetimler
Birliği Birleşmiş Milletlerin desteği ve belediyelerin katkılarıyla bütün
dünyada merkezi hükümetlerle yerel yönetimler arasındaki güç dengesini sağlamak
amacıyla faaliyet sürdüren dünya belediyelerinin üye oldukları büyük bir organizasyondur.
İstanbul Büyükşehir Başkanı Kadir Topbaş’ın da başkan
yardımcılığı görevine seçildiği bu global şemsiye organizasyonun amaçlarından
biri ‘şehir vatandaşlığı’ kavramını geliştirmeyle birlikte şehirde yaşayanların
o şehire karşı sorumluluklarını ve katkılarını artırmaktır.
Merkezi hükümetlerin yerel yönetimler üzerindeki baskısını
azaltmak amacıyla özellikle yerel yönetimlerin sorumluluk alanlarını
genişletmeye yönelik çalışmaları da içermektedir.
Bu konuyla ilgili olarak söyleşi yaptığımız Amerika’daki ICLG
Başkanı olan Don Borut, Dünya Bankası
Başkanı Wolfowitz’ın ilk gün toplantıda ICLG’nın çabalarını destekleme kararı
aldıklarını ve bu konuda gerekli yardımı yapacaklarını iletti. Hatta
Wolfowitz’in bir ara Türkiye’den katılan IULA-MEWA Genel Sekreteri Selahaddin
Yıldırım’nın yanına bizzat giderek, Türkiye’nin öneminin farkında olduklarını,
en kısa zamanda Türkiye’yi ziyaret edeceğini ve bu fon aracılığıyla
Türkiye’deki Belediyelerin daha güçlü kılınacağı açıklamasında bulunmasının
kayda değer olduğunu söyledi.
Bu toplantı amacıyla Washington’a gelen Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkanı Osman
Baydemir’de Dünya Bankası’ndaki bu toplantılara katılarak özellikle temsil
ettiği bölgenin zorluklarını ve nasıl buna bir çözüm arayışında bulunduklarını
dile getirme imkanını buldu. Dünya Bankasının oluşturacağı bu fon sadece
İstanbul gibi büyük metropoller değil Diyarbakır gibi gelişmişlik düzeyinde
geri kalmış iller de payını alacaklar. Bu yardım sayesinde ekonomik olarak
tıpkı Amerika’da veya Almanya’da olduğu gibi Türkiye’deki yerel yönetimler de
biraz daha özerk bir yapıya
bürünebilecekler.
Emel BAYRAK/WAHSINGTON
Subscribe to:
Posts (Atom)